.:: BLOG

Bir Ankara BJJ hikâyesi

Apurasan • 28 Ocak 2022 - 19:55 956 görüntülenme


Hafızam yanıltmıyorsa 2008 senesiydi. Ankara’da yaşıyor, başka bir dövüş disiplininde antrenman yapıyordum. Eğitmenimiz (Özgür Baş) vizyonu geniş bir dövüş sanatları sevdalısı olduğundan , birçokları gibi kendi disiplinini en iyisi olarak görme eğiliminde değildi. Diğer disiplinleri de tanımamız gerektiğini düşünerek, alt katta çıplak ayakla güreşen, adının henüz jiu jitsu olduğunu bilmediğim ve dışarıdan bakınca pek bir şey anlamadığım sporu tecrübe etmemiz için bizi Eren Anlar’ın ders verdiği  BJJ sınıfına dahil etti. Bildiğim kadarıyla Ankara’daki en eski BJJ okulu... Derste öğrendiğim teknik, fake bir yumruk gösterip ardından dobule leg’le rakibi yere almaktı. Antrenmandan çıktığımda kafamda Jiu jitsu’nun ne olduğuna dair karmaşık fikirler vardı ve o gün roll yapmadığımız için, tekniğin gücünü anlama imkanım olmamıştı. Tek öğrendiğim sahte bir yumruk ve iki bacağa dalıp yere düşür...

İçinde hepsi de  erkek altı arkadaşımın bulunduğu eve gittiğimde bira içmeye başladık ve hafif çakır olunca bir şekilde küçük bir güreş turnuvası organize edildi. Fake, double ve arkadaşlarımın hepsinin sırtlarını sırayla yere getirdim. Tabi klasik sırtı yere gelen kaybeder kuralını uygulayarak... O günden sonra beni ikna eden bu tekniği araştırmaya başladım. Her başlamak istediğimde siyah kuşak almanın en az yedi yıl sürdüğünü, öğrenmenin zahmetli ve zor olduğunu düşünüp vazgeçtim. Tıp doktoru mu olacaktık sanki ! Böyle şeyler düşünüp kendinizi yenmeyin ; çünkü kaybeden gene kendiniz oluyorsunuz...

Eski güzel günler

Yıllar kovalanıp kaçarken 2016 yılında bir aralık yakalayıp BJJ’ye başlamaya karar verdim.  Bu sefer kararlıydım. Yanıma antrenman kıyafetleri almadan Esat caddesindeki salona gittim. Koridorun başından içeride gördüğüm geniş sırtlı adam ( Devran hocamız), kibarca derse katılabileceğimi söyledi, ben yanımda kıyafet olmadığını söyledim, Master, şöyle bir bakıp gideceğimi düşünmüş olabilir. Oysa ben tamamen ikna olmuştum ve bir sonraki dersten altı sene sonraki şu ana dek antrenmanlara devam ettim. Ne tıp doktoru olabildim ne de siyah kuşak olmak umurumda, birini boğmak ya da kendimi savunmak derdinde de değilim. Bu sporu  hırsından öte seven kişiler bilir ki  , Jiu Jitsu’nun en değerli yanı sonunun gelmemesi, kişiyi hep kendinin daha iyi hali olmaya motive etmesidir.